15. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali

Çoook çoook uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar. Ödevler, sunumlar, projeler derken maalesef blogu yine ihmal ettim :(


  Her yıl gitmeye çalıştığım !F film festivali bu yıl 15. etkinliğini gerçekleştiriyor. Hafta içi zaman bulamadığım için hep hafta sonuna kalıyor sinemaya gitmek. Şimdi gideceğim filmleri belirteyim ve izledikten sonra da bu yazıya eklemeler yapayım. :)
  • Beatrice'i Olmayan Boris
  • Yaramaz Bebek 
     Bu filmleri izledikten sonra yazıya eklemeler yapacağım. Festival İzmir ve Ankara'da da gerçekleşecek. O yüzden İzmir'de ve Ankara'da olan arkadaşlarımız rahatça takip edebilirler. Onun dışında başka hangi filmler var diye merak ediyorsanız işte size küçük bir liste;
  • Anomalisa 
  • A Bigger Splash
  • Named Me Malala
  • Beatrice'i Olmayan Boris 
  • Green Room
  • Demolition
NASTY BABY (YARAMAZ BEBEK)

Bir eşcinsel çiftin (Mo (Tunde Adebimpe) -Freddy (Sebastian Silva)) bebek sahibi olması konu olarak ele alınmış. Çiftimiz arkadaşları Polly'den (Kristen Wiig) bebek sahibi olmak için yardım isterler. Bu sırada onlara musallat olmuş evsiz gibi görünen bir adam vardır (Bishop) (Reg. E Cathey) Sonunda Freddy yaşadığı öfke problemi yüzünden Bishop'u öldürür. Çünkü kendisi eşcinselleri topluma uygun görmemektedir. Yönetmen Bishop karakterini yaratırken büyük ihtimalle Hristiyan dünyasından, kilise öğretilerinden yararlanmış. (Çünkü Bishop'un anlamı sizlerin de bildiği üzere Piskopos demek.) Dolayısıyla homofobinin sebebi buradan geliyor olabilir. Fakat Freddy'nin de bu kötü söylemlere karşılık bir can alması.. Bilemiyorum şimdi bunlar birazcık karışık mevzular. Filmde bir yandan Freddy için bir yandan da Bishop için üzülüyorsunuz. Onun dışında filmin sonu muğlak, diyalogların çoğu da biraz manasız kalmış. 

BEATRİCE'İ OLMAYAN BORİS

Boris (James Hyndman) çok kibirli ve aşırı özgüvenli bir iş adamı, karısı Beatrice (Simone Elise Girard) ise Kanada Hükümeti kabinesinde çalışmaktadır fakat depresyona yakalanmıştır. Boris aynı zamanda eşini aldatmaktadır, eşinin de bundan haberi vardır. Günler böyle geçerken Boris'in evine bir gün bir adet zarf bırakılır ve bu zarfla beraber Boris'in hayatı değişir. Bu saatten sonra nasıl bir insan olduğunu, varoluşunu ve davranışlarını sorgulaması gerekecektir. Filmde biraz kafa karışıyor sebebi hem 3-4 tane dil kullanılması hem de bu dillerin kişiler arasındaki statüyü belirlemesinden kaynaklanıyor. İzlemesi zevkli ama kafayı bu sefer maalesef çok çalıştıramadım. Ama filmin sonunda Helga rolünde izlediğimiz Dounia Sichov'la film üzerine sohbet etme fırsatı bulduk. Kendisi çok tatlı biri :)


Solda da selfieyi görüyorsunuz zaten. Seneye olacak festivalde tekrar görüşürüz ama siz beni başka yazılar için yine de takip edin sevgilerleeee :)

Yorumlar