Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi İstanbul Maratonu'na 10km koşmak için kayıt yaptırdım.
Saat 5'te uyandım zaten heyecandan doğru düzgün uyuyamamıştım. Başladım nasıl gideceğim diye düşünmeye. Ve saat 5-6 arası sağanak yağmur yağdı. Güne negatif olarak başlamam için yağmur yağması zaten yeterli. Sonra hazırlandım çok az bir kahvaltı yaptım. (Yarıştan 1-2 saat önce mutlaka bir şeyler atıştırmayı yapmayı ve sıvı tüketmeyi unutmayın.) Evden 6'da çıktım. Fakat sokakta kimsecikler yoktu. Hafiften korktum. Maalesef o öğrenci halimle bir taksiye bindim ve Sultanahmet'e gittim. Sultanahmet Meydanında sizi yarış alanına götürecek otobüsler kalkıyor. Bu kısa yolculukta adını bilmediğim bir amca ile tanıştım. O da 15km yarışmaya gelmiş sabah sabah bana güzel motivasyon verdi. Sonra saat 7 gibi yarış alanına vardım.
Bu arada etkinlik alanında Zehra isimli bir kadınla tanıştım. O da Nike Run Club (NRC) etkinliklerine bolca katılıyormuş. Bu şekilde beraber koşmaya karar verdik. Fakat o benden iyi koştu helal olsun :)
Normalde NRC ile koşacaktım fakat bazı aksiliklerden başlangıçta onlarla koşamadım. Sonradan onları yakalayabildim. İlk 5km'ye kadar hiçbir sorunum yoktu. Fakat 5kmden sonra yürüyenlerden birine takıldım ve bileğim burkuldu. Çok da önemli değil diyerek koşmaya devam ettim. Bir yandan da daha önce koşmuş olduğum 10km kişisel rekorumu geçmeye çalışıyordum. Kendileri 1:18:59 oluyor.
En çok zorlandığım alan 7km'den 9km'ye kadar olan kısımdı çünkü cidden nefesim kesildi. Zor güç bela 9 kilometreye doğru ilerlerken NRC'nin müzikleri, konfetileri ve o çok değerli ekibini Galata Köprüsünde gördüm. Ruh budur ben de koşuyorum havalarına girerek hızımı falan da arttırdım. Ve finishe 1:12:13 ile girdim. (Nike Plus'a göre 1:14:41 hangisi doğru artık bilemem.) Böylece kişisel rekorumu da geliştirmiş oldum. Yarışın en başında ilgili otobüslere bıraktığım eşyalarımı aldım. Bitiş çizgisinde birçok hediye teslim ettiler. En güzeli de çikolataydı :))
Eve geldiğimde ise burktuğum ayağımı hissetmiyordum. Birkaç güne düzeleceğine inanıyorum. Eğer ben bu cüsse ile (72kiloyum ve boyumda gayet kısa 1,63) 10kmyi ara vermeden koşabiliyorsam siz neler yapabilirsiniz bir düşünün derim. İçinizdeki potansiyeli keşfedin. Daha sağlıklı ve güzel anılara kavuşmak için koşun :)
Saat 5'te uyandım zaten heyecandan doğru düzgün uyuyamamıştım. Başladım nasıl gideceğim diye düşünmeye. Ve saat 5-6 arası sağanak yağmur yağdı. Güne negatif olarak başlamam için yağmur yağması zaten yeterli. Sonra hazırlandım çok az bir kahvaltı yaptım. (Yarıştan 1-2 saat önce mutlaka bir şeyler atıştırmayı yapmayı ve sıvı tüketmeyi unutmayın.) Evden 6'da çıktım. Fakat sokakta kimsecikler yoktu. Hafiften korktum. Maalesef o öğrenci halimle bir taksiye bindim ve Sultanahmet'e gittim. Sultanahmet Meydanında sizi yarış alanına götürecek otobüsler kalkıyor. Bu kısa yolculukta adını bilmediğim bir amca ile tanıştım. O da 15km yarışmaya gelmiş sabah sabah bana güzel motivasyon verdi. Sonra saat 7 gibi yarış alanına vardım.
Bu arada etkinlik alanında Zehra isimli bir kadınla tanıştım. O da Nike Run Club (NRC) etkinliklerine bolca katılıyormuş. Bu şekilde beraber koşmaya karar verdik. Fakat o benden iyi koştu helal olsun :)
Normalde NRC ile koşacaktım fakat bazı aksiliklerden başlangıçta onlarla koşamadım. Sonradan onları yakalayabildim. İlk 5km'ye kadar hiçbir sorunum yoktu. Fakat 5kmden sonra yürüyenlerden birine takıldım ve bileğim burkuldu. Çok da önemli değil diyerek koşmaya devam ettim. Bir yandan da daha önce koşmuş olduğum 10km kişisel rekorumu geçmeye çalışıyordum. Kendileri 1:18:59 oluyor.
Eve geldiğimde ise burktuğum ayağımı hissetmiyordum. Birkaç güne düzeleceğine inanıyorum. Eğer ben bu cüsse ile (72kiloyum ve boyumda gayet kısa 1,63) 10kmyi ara vermeden koşabiliyorsam siz neler yapabilirsiniz bir düşünün derim. İçinizdeki potansiyeli keşfedin. Daha sağlıklı ve güzel anılara kavuşmak için koşun :)
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!
Yorumlar
Yorum Gönder